Jale Sancak’ın Uyanan Güzel Romanında Kadın ve Kendilik

Mihrican Aylanç

Öz: Bu çalışmada Jale Sancak’ın Uyanan Güzel romanının kadın karakteri Vahide’nin kendilik oluşturma süreci kendilik kuramı çerçevesinde içerik analizi yöntemiyle çözümlenmiştir. Jale Sancak, Uyanan Güzel romanında ataerkil toplum kıskacında kalan, şiddetin çeşitli boyutlarına maruz kalarak eve kapatılan, ötekileştirilip susturulan kadınların varoluş sancılarını sorgular. Jale Sancak, Uyanan Güzel romanında kadınların çocuklukta ataerkil düşünce kalıplarıyla çevrelenip toplumun otokontrolüne teslim edilen iç varlığına işaret eder. Kadının bireyleşmesinin mümkün olduğunu vurgulamak yönünde ataerkil sisteme karşı toplumsal bir farkındalık yaratma çabası içine girer. Romanda Vahide karakteri ile susturulan, hayalleri elinden alınan kadınlar için kendilik oluşturmanın zor olduğu ancak imkânsız da olmadığı olay örgüsü ve karakter sentezleriyle ortaya konmaktadır. Kadının erkeği dışlamadan, vicdan ve merhametini yitirmeden benliğini koruyarak mutluluğa uyanabileceği sezdirilmektedir. Kendi yaşamının iplerini eline alıp “kendi olarak” topluma gözlerini açan kadınların kamusal alanda da eyleme geçebildiği, böylelikle bütüncül bir kimliğe erişebildiği vurgulanmaktadır.

Anahtar kelimeler: Uyanan Güzel romanı, Kadın, Kendilik, Toplumsal cinsiyet, Ataerki

Mihrican Aylanç
DOI: 10.29224/insanveinsan.1010081
Yıl 9, Sayı 31, Kış 2022


Tam metin / Full text
(Türkçe)

390 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Sosyal Korumada Küresel Boyutlar: Sorunlar ve Temel Tartışmalar

Abdulkadir Şenkal

Öz: Küreselleşme, diğer faktörlerin yanı sıra hızlı teknoloji transferleri, hızlı yatırım temposu ve küresel bilgi erişimi ile tetiklenen daha yüksek büyüme, istihdam seviyeleri, yaşam standartları ve sosyal koruma için potansiyel olarak geliştirilmiş mali açıdan kayda değer bir pozitif potansiyele sahiptir. Bununla birlikte, faydaları ülkeler içinde ve arasında eşit olmayan bir şekilde dağılmıştır. Bu durum hem gelişmiş ve hem de gelişmekte olan ülkeler açısından ciddi sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Dolayısıyla sosyal koruma, küreselleşme sürecinde ciddi açıklara neden olan bir kavramdır. Yirminci yüzyılın başlarında Batı ülkeleri tarafından yeni sosyal koruma programları benimsenmeye başlandıkça toplumsal refaha olan ihtiyacın kapsam ve önemi daha fazla tartışılır hale gelmiştir. Bu tartışmalar, II. Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda yoğunlaşmış ve hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yaygınlaşarak fonlama, hedefler, yönetim ve kapsamı etkileyen konular şeklinde ortaya çıkmıştır.

Anahtar kelimeler: Sosyal koruma, Küresel sosyal koruma, Sosyal politika, Yoksulluk, Küresel sosyal politika

Abdulkadir Şenkal
DOI: 10.29224/insanveinsan.975449
Yıl 8, Sayı 30, Güz 2021


Tam metin / Full text
(Türkçe)

565 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Gelecek Olan Halk ya da Toplum 5.0: Hakikati Araştırma ve Masal Yaratma İlişkisi Bağlamında Toplumu Koruma Fikri

Sinan Kürkçü

Öz: Makalede, Toplum 5.0 olarak adlandırılan sürece bağlı olarak sosyal korumanın, esasen geniş bir perspektifle toplumu koruma fikrinin nasıl biçimlenebileceği incelenmektedir. Buna uygun olarak, gelecek olan halk kavramsallaştırmasıyla, düşüncenin ve bilginin değişen koşullarına işaret edilmektedir. Gelecek olan halk ile toplumu koruma fikri arasındaki ilişkinin, değişmekte olan düşünce ve bilgi koşulları açısından bir görünümü sunulmuştur. Gelecek olan halkın Toplum 5.0 gelişmeleriyle sosyal koruma bağlamında nasıl biçimlenebileceği, ne türden bir toplumsal perspektif üretebileceği sorunsallaştırılmaktadır. Düşünce üretiminin bilgi koşullarıyla ilişkisi, diğer deyişle güncel olarak bilimsel araştırmayı ve teknolojik gelişmeyi öncelikli bir toplumsal ufuk olarak belirleme meselesi, sosyal korumanın yeni bilimsel ve toplumsal koşullarla kavranabilmesi yönünde değerlendirilmiştir. Bu halde, hakikati araştırma ve toplumsal masal yaratma kavramlarının birbirine yakınsamasıyla ifade edilen bir bakış açısını, toplumu koruma fikri bağlamında anlayabilmek amaçlanmaktadır. Sonuç olarak dijital temelli toplumsallığa yönelişin sosyal korumayla ilişkisine, dönüştürücü bir toplumsal tasarımın içinde taşıyabileceği koruma fikri ve pratiklerinin ortak iyiler yönünde geliştirilmesi açısından işaret edilmiştir.

Anahtar kelimeler: Gelecek olan halk, Toplum 5.0, Hakikati araştırmak, Masal yaratmak, Sosyal koruma

Sinan Kürkçü
DOI: 10.29224/insanveinsan.971993
Yıl 8, Sayı 30, Güz 2021


Tam metin / Full text
(Türkçe)

439 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Gelecek Ne Getirecek? Toplum 5.0 Kapsamında Çalışma, Dijitalleşme ve Sosyal Koruma

Danijela Bagarić / Valentina Franca

Öz: Bilgiyi dijital bir formata dönüştürme süreci olan dijitalleşme, insanların, özellikle dijital yerlilerin davranışlarını, becerilerini ve bilgilerini dijital uygulamaları ve teknolojiyi kullanmak için daha da geliştirir. Toplum 5.0, stratejik olarak işlemek için çok belirsiz olabilir, ancak bizi devam eden teknolojik devrimin merkezine yerleştirmekte ve proaktifliği daha başarılı biçimde gerçekleştirmektedir. Küresel olarak, erkekler genellikle işgücü piyasalarına kadınlardan daha fazla katılır, ancak katılım oranlarındaki bu cinsiyet farkı son yıllarda keskin bir şekilde azalmaktadır. Türkiye’nin son dönemdeki önemli yapısal ve sosyal değişiminin kadınların işgücü piyasasına girişini kolaylaştırması beklenmekle birlikte, işgücü piyasasına katılımları hala son derece düşük düzeydedir.

Anahtar kelimeler: Dijitalleşme, Toplum 5.0, İşgücü piyasası, Kadınlar, Türkiye

Danijela Bagarić / Valentina Franca
DOI: 10.29224/insanveinsan.977145
Yıl 8, Sayı 30, Güz 2021


Tam metin / Full text
(İngilizce)

482 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Nasıl Bir Gelecek? Küresel Bağlamda Romanya İş Hukukunun Dönüşümü

Magdolna Vallasek

Öz: Son yirmi yılda, iş kanununun krizde olduğu ve bu nedenle işçileri koruma ana görevini yerine getirmesinin giderek zorlaştığı iddiası yaygın hale gelmiştir. Bu her şeyden önce klasik iş hukuku kuralları oluşturulduğundan beri, işgücü piyasasının üretime ve ekonomiye, küreselleşmeye, dijitalleşmeye ve esnek çalışmaya doğru kaymasıyla birlikte toplumun bir bütün olarak derin bir değişim geçirmesinden kaynaklanmaktadır. 4.0 sanayi devriminin ardından amaç 5.0 toplumuna ulaşmaktır ve yapay zeka, dijitalleşme ve robotlaşmanın da gösterdiği yön budur. Kısa çalışmamızda iş kanununun buna ne kadar hazır olduğunu, ortaya çıkabilecek başlıca sorun ve engellerin neler olduğunu sorguluyoruz. Bunu, Romanya’nın yasal gelişimini örnek alarak ve mevcut pandemi sonrasında uygulamaya konulan iş kanunu önlemlerinin değerli bir deneyim olduğu varsayımından yola çıkarak yapıyoruz. Nitekim hukuk, bir süredir bu sorunlarla yoğun biçimde uğraşmaktadır. Bu nedenle, pandemi bağlamında getirilen bazı önlemlerin işgücü piyasası ve işçilerin durumu üzerindeki etkilerini incelemek ve bu deneyimlerden ders almak akıllıca olacaktır.

Anahtar kelimeler: İş hukuku, Esnek güvence, Dijitalleşme, İş yaşam dengesi, Romanya

Magdolna Vallasek
DOI: 10.29224/insanveinsan.974217
Yıl 8, Sayı 30, Güz 2021


Tam metin / Full text
(İngilizce)

413 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Avrupa ve Asya Açısından İş Hukuku İlişkilerinde Yapay Zekânın Rolü

Gábor Mélypataki / Zsófia Riczu / Dávid Máté / Panggih Kusuma Ningrum

Öz: Yapay zekâ ve otomasyon, toplumda ve sosyal ilişkilerde önemli yansımaları bulunan, XXI yüzyılın en belirleyici unsurları arasındadır. Dijital gelişme iş dünyasını dönüştürmektedir- bu iddia birçok araştırma türünün başlangıç noktasıdır. Bu iddia, çalışma ve istihdam koşullarını dijital teknolojileri geliştirmek ve yaymak için dönüştürdüğü ve izlenemez bir sürece yol açtığı için bu çalışmanın da temel önermesidir. Bireysel kararların alıcısı olarak yapay zekâ, iş hukukunda yeni bir bağlam yaratabilir. Çalışma, otomatik karar vermenin getirilmesine tepkilerin Asya ve Avrupa dağılımını ve MI’nin endüstriyel ilişkiler üzerindeki etkisini ana hatlarıyla belirterek, yapay zekânın iş hukuku varlığını incelemeyi amaçlamaktadır. Tüzel kişiliğin iş hukuku dışında incelenmesine yönelik çok sayıda çalışmanın olması da konunun olağanüstü önemini göstermektedir.

Anahtar kelimeler: Yapay zekâ, Otomasyon, İstihdam, Endüstri ilişkileri, İş hukuku

Gábor Mélypataki / Zsófia Riczu / Dávid Máté / Panggih Kusuma Ningrum
DOI: 10.29224/insanveinsan.976915
Yıl 8, Sayı 30, Güz 2021


Tam metin / Full text
(İngilizce)

535 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Covid-19 Pandemisinin Toplum 5.0’da Organize Suç Faaliyetlerine Etkisi

Pasquale Peluso

Öz: Makale, Covid-19 pandemisinin organize suçların gerçekleştirdiği yasadışı faaliyetler üzerindeki etkilerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Organize suç grupları, Covid-19’un yayılması nedeniyle yaşanan ekonomik ve sağlık krizini istismar ederek daha fazla kazanç sağlayabilecek sektörleri hızlı bir şekilde tespit edebildiklerini göstermiştir. Belge, ilham verici ilkeleri aracılığıyla Society 5.0’ın organize suçlar tarafından gerçekleştirilen yasadışı faaliyetlerle mücadele için nasıl geçerli araçlar sunabileceğini vurgulamaktadır.

Anahtar kelimeler: Örgütlü suç, Toplum 5.0, Covid-19 pandemisi, Yasadışı ekonomi, Örgütlü suç ve pandemi

Pasquale Peluso
DOI: 10.29224/insanveinsan.977472
Yıl 8, Sayı 30, Güz 2021


Tam metin / Full text
(İngilizce)

446 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Dijitalleşme Çağında İşyerinin Değişimi: Sebepleri ve Sonuçları

Abdulah Erol

Öz: Dijitalleşmenin iş hukuku alanındaki en önemli etkilerinden birisi, işin belirli bir fiziksel mekânda görülmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmış olmasıdır. Bu makalede, dijitalleşmenin etkisiyle ortaya çıkan değişimin neden olduğu birtakım güncel hukuki problemler ele alınmakta ve bunların çözümüne yönelik önerilerde bulunulmaktadır. Artık pek çok iş sanal platformlar veya internet üzerinden oluşturulan ortamlar sayesinde herhangi bir yerde yapılabilmektedir. Sanal işyerinde çalışmanın olumlu yönleri bulunsa da özellikle iş hukuku alanında içinden çıkılması zor sorunların doğmasına sebep olmaktadır. Telekomünikasyon alanındaki teknolojik gelişmelerin sonucunda doğan kitle çalışması ve kitle kaynak kullanımı gibi yeni çalışma şekilleri, işyerini sanallaştırmış ve iş yasalarında klasik işyeri kavramı üzerine tesis edilen pek çok düzenlemenin uygulanamaz hale gelmesine sebep olmuştur. Bağımlılık unsurundaki aşınmanın doğurduğu bu durumun çağın ihtiyaçları da dikkate alınarak geliştirilecek yeni yorum yöntemleri ve oluşturulacak yeni kavramlarla aşılması mümkün ve gereklidir. Temel amacı işçi ve işveren arasında hakkaniyetli bir ortam oluşturmak olan iş hukukunun bu gelişmeyi göz ardı etmesi ve işyeri kavramındaki değişimin çalışanların haklarını ortadan kaldıracak şekilde kullanılmasına kayıtsız kalması mümkün değildir.

Anahtar kelimeler: Dijitalleşme, İşyeri, Kitle çalışması, Kitle kaynak kullanımı, Esnek ekonomi

Abdulah Erol
DOI: 10.29224/insanveinsan.963201
Yıl 8, Sayı 30, Güz 2021


Tam metin / Full text
(Türkçe)

487 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Covid-19 Gölgesinde Çalışmanın Geleceği Tartışmaları ve Avrupa Birliği’nde Kamusal Sosyal Harcamalar

Umut Yertüm

Abstract: 1970’li yıllardan itibaren post-endüstriyel toplum teorisyenleri tarafından sıklıkla tartışılan çalışmanın geleceği olgusu teknolojinin istihdam üzerindeki etkilerine odaklanmaktadır. Teknolojinin emek talebini azaltması, işsizlik artışı ile sonuçlanmıştır. Bu çalışmanın amacı Covid-19 ile mücadelede gündeme gelen devlet müdahalesi, AB’deki yansımalarını incelemektir. Bu amaçla, Avrupa Konseyi, SURE programı ve Eurostat verileri incelenmiştir. Yapılan incelemede Covid-19 nedeniyle AB 27 ülkelerinde ortalama işsizlik 2019 yılında %6,8’den 2020 yılında %7,2’ye yükselirken, istihdam aynı dönemlerde %68,4’ten %67,4’e düşmüş; kamusal harcamalar ise %46,6’dan %53,4’e yükselmiştir. Son olarak Covid-19 ile etkin mücadele için 2,364 trilyon € değerinde ortak fon oluşturan AB, işgücü piyasalarındaki etkisi azaltmak ve daha etkin mücadele için kurduğu SURE programına katılan 30 milyon çalışan ve 2,5 milyon işletmeye destek için 94 milyar € fon kullanmıştır.

Keywords: Covid-19, Post-endüstriyel toplum, İstihdam, İşsizlik, SURE programı, Kamusal harcamalar

Umut Yertüm
DOI: 10.29224/insanveinsan.976958
Yıl 8, Sayı 30, Güz 2021


Tam metin / Full text
(Türkçe)

391 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

Türk Ordusunun Sermaye ile İlişkisi ve Ordu-Siyaset İlişkisinin Dönüşümü

Abdullah Köktürk

Öz: Türkiye son altmış yıl içinde ikisinde askerlerin yönetime el koyduğu, ikisinde ise iktidarın değiştiği dört ‘başarılı’ askeri müdahale yaşamıştır. Bunlara, Albay Talat Aydemir’in müdahale girişimleri ve 15 Temmuz kalkışması da dâhil edilirse, ülke üç başarısız askeri müdahale girişimine sahne olmuştur. Türk Silahlı Kuvvetleri askeri müdahaleler aracılığıyla Türk siyasi yaşamında etkili bir karakter olmayı başarmıştır. Ordunun siyasi hayattaki nüfuzu ekonomik hayatta da karşımıza çık-maktadır. Bu çalışmada Türk ordusu ve sermaye arasındaki ilişki siyasi süreçler dâhilinde ele alınılmıştır. Bu bağlamda çalışmada Türk ordusu ve sermaye arasındaki ilişkiye Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) ve diğer askeri vakıf şirketleri yönetim kurulları üzerinden bakılmıştır. Bu şirketlerdeki yönetim kurullarındaki emekli üst rütbeli subayların dağılımı ve asker/sivil oranlarındaki değişme üzerinden Türk Silahlı Kuvvetleri ve siyaset ilişkisi incelenmiştir.

Anahtar kelimeler: Türk Silahlı Kuvvetleri, Askeri müdahale, Sermaye, Ordu-Siyaset ilişkisi, Ordu Yardımlaşma Kurumu

The Relationship of the Turkish Army with Capital and the Transformation of the Military-Politics Relations

Abstract: Turkey has experienced four “successful” military interventions in the last 60 years. The military took over in two interventions while in the other two attempts the governments were toppled. The country also experienced three failed military interventions, if we count the July 15th coup attempt and Colonel Talat Aydemir’s coup attempts. Turkish Armed Forces has become an important actor in Turkish politics through military interventions. The military’s political presence also over-flows to the economical life in Turkey. This study discourses the relations between the Turkish military and the capital. Therefore, the study cites the managements of various military companies that include Military’s Pension Fund. This study addresses to the relations between the Turkish military and the capital. Therefore, the study reviews the managements of various military companies that include Military’s Pension Fund. The paper examines the relation of Turkish Armed Forces with the Turkish politics through the weight of military to civilian personnel in the management of these companies.

Keywords: Turkish Armed Forces, Military intervention, Capital, Military-Political relations, Military’s Pension Fund

Abdullah Köktürk
DOI: 10.29224/insanveinsan.908922
Yıl 8, Sayı 29, Yaz 2021


Tam metin / Full text
(Türkçe)

531 İndirme


Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.