Sayı 25
Sayı konusu: Medya ve Demokrasi
Sayı editörü: Doç. Dr. Salih Akkanat
Yayın tarihi: Temmuz 2020
Yazı göndermek için son tarih: 30 Mayıs 2020
Konu Çerçevesi
Demokrasiye tek taraflı yönetim ilişkilerinin ötesinde anlam yükleyenler açısından demokrasi, Antik Yunan’daki köklerine sadık biçimde, ortak alanda ortak amaçlar için faaliyet gösterenlerin birlikte yaşamı şeklinde tarif edilebilir. Demokrasi en başından itibaren halkın kendi yaşamını ve geleceğini şekillendirirken, doğası itibariyle, kolektif bir ufka ya da uzama sahip olmasını gerekli kılmıştır. Ancak hem modern sanayi toplumu hem de günümüzün modern-sonrası diye adlandırılan toplum formasyonları, demokrasinin ihtiyaç duyduğu ortak ufuk, uzam ya da mekansallığı sağlamakta zorlanmış ya da zorlanmaktadır. Bu açıdan medya, sosyal bilimler literatüründe sıklıkla işaret edildiği gibi, modern ve modern sonrası kitle toplumunun ortak alan- kamusal alan ihtiyacını karşılayabilen başlıca araçlardan biri olarak görülmektedir.
Devletin geleneksel fonksiyonlarına dördüncü bir kuvvet olarak eklenmesinin anlamı, sadece kamu adına denetim işlevi görmesi nedeniyle değil; sınırlandırılmamış, faal halde bulunabilen, karşılıklı müzakere ilkesine uygun etkin bir demokrasi alanının hayata geçirilebilecek olması nedeniyledir. Öte yandan, medyanın salt bir iletişim aracı olmanın ötesinde taşıdığı bu anlam, geçmişte olduğu gibi günümüzde de, çeşitli zorluklarla karşı karşıyadır.
Medyanın sahiplik yapısından kaynaklanan, genel çıkara karşı özel çıkar lehine kullanışlı olmanın doğurduğu “meşruiyet” krizi; devletler ve hükümetler karşısında medyanın özerkliğini ne ölçüde koruyabildiği, denetim ve baskı işlevini ne ölçüde yerine getirebildiği sorusu; ideolojik manipülasyon ya da çerçeveleme gibi yöntemler yoluyla bir propaganda aletine dönüşebilmesi, eleştirel akıl yerine araçsal aklın önünü açması; gerçeğin araştırıldığı bir platform olmak yerine bastırıldığı bir imaj ve rıza üretim makinesi olarak gösteri toplumunun bir parçasına dönüşmeyi tercih etmesi; yeni medya teknolojilerinin, sundukları fırsatlar yanında, iletişimi, müzakereyi ve ortak hakikati aramayı hepten imkansızlaştıracak bir mecraya evrilmesi gibi ilk anda akla gelebilecek sorular, günümüzde medya ve demokrasi arasındaki ilişkinin önünde duran ve incelenmeyi bekleyen sorunlara işaret etmektedir.